Perşembe, Eylül 20, 2012

Neden Kurumsal Sirketler




Yatırım yapacağım şirketin ilk şartı kurumsal olmasıdır. yani şirketin patronunun ismini bilmemeliyiz. şirketin patronunun adını biliyorsak, kurumsallık anlamında bir sıkıntı olabileceğinin ilk işaretidir. hektaş'ın patronu kim? türk traktör'ün ki? veya tüpraş'ın patronu kim? koç grubu veya oyak gibi cevaplar verebilirsiniz ama isim zikredemezsiniz. peki galip öztürk desem? demek istediğim anlaşılır sanırım. bir ''halka arz seferberliği'' almış başını gidiyor. bunu anlamakta cidden zorlanıyorum. biraz daha zorlasak sanırım, mahalle bakkalımız ahmet efendi, sanayideki yedek parçacı osman usta, berber hamdi de borsaya kote olacak. ne kadar kobi varsa borsada. tabii bizim kumarbaz zihniyetli ky de halka arzdan ''hisseye girmenin'' muhteşem fırsatlar sunacağını düşünerek dalıyor balıklama. hiç düşünmüyor ki, bu ölçekte bir işletmenin kote olmasının amacı nedir? şirketin değeri bu mudur? eğer reklamlarda belirtildiği gibi bir şirketse patron neden satmak istesin? sonra sonuç hüsran olunca da, başlıyor beddualar. spk, hatta başbakan göreve çağrılıyor. tabii hisseyi aldı ya küçük yatırımcı, hemen o hafta prim yapacak ki şöyle yüzde 20 falan işe yarasın... sermayenin tabana yayılması bu şekilde olmaz. birincisi halkımız zaten buna hazır değil. borsa yatırımcısının mantalitesi, hisse fiyatının yukarı yönlü hareketine bahis oynamaktan öte değil. ikincisi borsaya böyle mahalle işletmeleri değil, kurumsal büyük şirketler kote olmalı,daha önemlisi halihazırda kote olmuş olanlar karını yatırımcısı ile paylaşmalı. alınan kar payı halkın cebine girdikçe ekonomi büyümeli yeni yatırımlar için uygun ortam doğmalı.herkes sermayesi kadar bir şirketin patronu olabileceğini bilmeli. mortgage konusunda sizinle benzer görüşleri paylaşsam da amerika benzeri bir kriz olacağına ihtimal vermiyorum. evet emlak piyasası şişmiştir, fiyatlar düşecektir ve bir çok inşaat firmasının batması da olasıdır. lakin dünyada benzeri olmayan ''kat karşılığı'' sistemi sayesinde müteahhitler çok ciddi bir finansman kalemini denklemin dışında tutuyorlar. teorik olarak 0 sermaye ile müteahhitlik yapılabilir. nasıl mı? arsa bulunur. arsa sahibinden arsa kat karşılığı alınır. daha sonra maketler yapılarak ilk 1-2 daire ''temelden'' sistemi ile (bu da dünyada benzersiz) biraz iskontolu satılır(buradaki iskonto, aslında müteahhitin itibarına göre değişen risk primidir) . bu dairelerin parası ile inşaat başlatılır. inşaat ilerledikçe yine bize özgü ''kaba inşaat'' tabiri ile iskonto oranı düşürülerek (inşaat yükseldikçe risk primi azalır) biraz daha daire satılır. biten dairelerden arsa sahibinin payı verilir. artan daireler de üst fiyattan satılır. böylece bir finansman ihtiyacı duyulmaz. ayrıca bu sistemi sadece müteahhitler değil koskoca sinpaş gyo gibi kurumlar da uyguluyor. inanmayan faaliyet raporlarına bir baksın. neyse buna rağmen batacak firmalar da olacaktır. konu o değil. ama amerikadaki krizde, şişen emlak fiyatlarının patlaması ile bankaların elindeki mortgage tahvillerinin değeri pul olmuştu. biz de ise piyasa o kadar derin değil. ayrıca bankalar kendini sağlama almadan kredi vermiyor. piyasa ederinin yüzde 75 inden fazlasını kredi olarak vermiyor. yani inşaat sektörünün durması kesinlikle ekonomimizi ve istihdamımızı olumsuz etkiler ancak hiçbir bankayı batıracağını düşünmüyorum..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Rast gele yazılar

karışık yazılar