Salı, Kasım 27, 2012

pd/dd rasyosu nedir




şimdi gelelim yine özsermaye ile ilgili ünlü bir kriter olan pd/dd rasyosuna. bunu da hemen hemen her topikte görebilirsiniz. pd/dd si düşük.. diye başlayan cümleler meşhurdur. pd/Dd yani piyasa değeri / defter değeri oranı şirketin piyasa değerinin özsermayesine oranıdır.

pd/dd 1 değerinden düşük ise, şirketin varlıkları nispetinde fiyatlanmadığı ve piyasa değerinin iskontolu olduğu düşünülür. dolayısı ile şirketin özsermayesi oranında fiyatlanması durumunda piyasa değerinin ve dolayısı ile hisse fiyatının artacağı teorik olarak beklenir. burada yine gerçekçi likiditasyon formülü ile özsermayeyi nakite çevirdiğimizde(yukarıda belirttiğimiz gibi) elde ettiğimiz değer halen 1 den küçükse bu şirket gerçekten iskontolu demektir ve bence kaçırılmayacak bir fırsat sunar, ancaaaak....

bana kalırsa bu durum küçük yatırımcı için çok bir anlam ifade etmez. diyelim şirketin özsermayesini tamamen likite ettik ve yine de pd/dd 1 değerinin altında. müthiş değil mi? bu durum ancak şirketin tamamını almanız durumunda bir anlam ifade eder. çünkü şirketi bugün alıyorsunuz, yarın tüm varlıkları likite çeviriyorsunuz ve kardasınız!! ama küçük yatırımcı olarak ''ben bu şirketin hissesini aldım, hadi satın savın herşeyi kara geçelim'' diyemezsiniz. deseniz de beyhudedir  ayrıca bütün bu iskontosuna rağmen piyasa bunu fiyatlamamışsa, yarın fiyatlayacağının bir garantisi yoktur. ayrıca şu ana kadar varlıklarını nakite çevirip, hisse başına düşen net aktif değeri ortaklarına dağıtan bir imkb şirketi ben hatırlamıyorum. (varsa bile ancak iflas halinde olabilir) dolayısı ile değer yatırımcılarının yaptığı likiditasyon formülü ile hesaplama gayet mantıklı, rasyonel ama ne yazık ki teorik bir işlemdir. çünkü bu varlıkların paraya çevrilmesi sözkonusu değildir ve sizin talebiniz de olsa milyonda 1 ortak olarak talebiniz yeterli olmayacaktır. ancak bu tür değerleme şirketin tamamını alacaksanız elzem ve bir o kadar yararlı, anlamlı bir oran olacaktır.

şimdi gelelim bahsettiğimiz pd/dd -- özsermaye karlılığı paradoksuna.

pd/dd nin düşük olmasını ve özsermaye yeterliliğinin yüksek olmasını istiyorduk değil mi? örnek üzerinden gidelim.

A şirketinin piyasa değeri 20 lira, özsermayesi(dd) 10 lira ve net karı 4 lira olsun.

bu durumda pd/dd = 2 ve özsermaye karlılığı %40 olacaktır. fk sı da 5 olacaktır.

B şirketinin piyasa değeri 20 lira, özsermayesi 40 lira ve net karı da yine 4 lira olsun.

bu durumda pd/dd= 0.5 , özsermaye karlılığı %10 ve fk sı da yine 5 olacaktır.

yani sonuçta aynı piyasa değerine ve aynı kara sahip iki şirketin birisinin pd/dd si yüksek (pahalı ! ??) ama özsermaye karlılığı da yüksek, diğerinin pd/dd si düşük ( ucuz !?? ) ama özsermaye karlılığı da düşük. ikisi birbiriyle çelişiyor. iki çok önemli dediğimiz rasyo aslında birbiri ile ters orantılı. ama iki şirkette de mutlak olan bir şey var, yatırdığımız parayı 5 senede çıkarıyoruz!!! 
bingo!! f/k = 5 !!

işte kanımca küçük yatırımcıyı ilgilendiren somut veri f/k dır. bize yatırdığımız parayı kaç senede geri alacağımızı söyler çünkü. sakın yanlış anlaşılmasın, sadece f/k ya bakmak yeterlidir demiyorum. f/k nın bizi ilgilendiren somut,reel bir veri olduğundan bahsediyorum. bahsettiğimiz diğer 2 rasyo ise sanaldır. sanaldır derken birisi şirketin tamamına sahip olmamız durumunda anlam ifade eder(likiditasyon şartı ile) diğeri ise, şirketin tüm varlıklarını satması şartı ile.

f/k nın sürdürülebilir f/k olması önemlidir, anlık ya da dönemlik değil (varlık satışı vb). ayrıca temettü dağıtılmıyorsa f/k da soyut bir veri haline gelecektir. tamam yatırdığın parayı 5 senede çıkaracaksın ama, şirket dağıtmadıktan sonra nasıl çıkaracaksın? içeride kalan para piyasa değerini arttırır diyenler olabilir. ancak unutulmamalıdır ki piyasa değerini arttıran tek somut şey, ortak olmak isteyenlerin talebidir. bu talebin ne sebeple geleceğini de bilemeyiz. herşey teoriye uygun gitseydi f/k sı 50 lerde gezen, temettü dağıtmadığı, bırakın temettüyü kar bile etmeyen şirketler ''tavan tavan'' gitmezdi. ayrıca sığ bir tahtada bir kaç yüzbin tl ile gelen adam şirketin bütün rasyolarını bir seansta değiştirebilir. o yüzden sürdürülebilir f/k, düzenli temettü paylaşımı şartı ile, bahsettiğimiz rasyoalr içindeki tek somut veridir.

özsermaye karlılığı


ne demiştik, özsermaye karlılığı = şirketin net karı / özsermayesi.

peki özsermaye nedir? konuya yeni giriş yapanlar için tekrar açıklamak gerekirse;

şirketin varlıklarından toplam borçların çıkarılması ile bulunan değerdir. şirketin varlıkları (bilançonun solu) içinde, binaları, arsaları, makineleri, nakit parası vb herşey dahildir. borçları ise adı üstünde borçlarıdır. anlaşılması için örnek vermek gerekirse;

Ahmet Bey'in 100 bin tl değerinde bir evi, 50 bin tl değerinde bir arabası, bankada 50 bin tl mevduatı ve toplam 50 bin tl tutarında muhtelif ev eşyası,giysisi vb vardır. Buna mukabil, 50 bin tl geri ödemesi bulunan morgage kredisi ve kredi kartlarında ödenecek toplam 10 bin tl taksitleri vardır. bu durumda;

Fiyat oluşumları...Spekülasyon.....ve nihai karşılıkları...





..........hisse fiyatında ki her artış yani hisseye gelen her talep spekülasyon kelimesiyle ifade edilen yön saptırmak yada sahtelik....şaşırtmaca olarak nitelendirdiğimiz bir (spekülatif) eylemin göstergesi de değildir ! 

....her harekete spekülatif bir eylemmiş gibi bakamayız !.....yanılırız  şirketin borçlarını çevirebilme gücünden....bankalarda ki kredibilitesinden tutun da küresel bir ortaklık girişimine kadar her gelişme piyasa tarafından fiyatlanır.....fiyatlanan daima firmanın gelecek dönemlerde içinde bulunacağı mali durumudur..ne kadar kar edebileceğidir...tam tersi olarak olumsuz gelişmelerde ve haberlerde de hisse negatif fiyatlanacak ve elden çıkartılmak istenecektir ki bu borsanın doğasını oluşturur  Sözgelimi bir temettü yatırımcısı olarak bilanço dönemleri öncesi piyasanın portföyümde tuttuğum hisselere olan talebine bakarım ! eğer makul bir bilanço beklentisine dönük tüyolar alınıyor ise bunun karşılığı %80 lere varan oranda daha primli daha hareketli tahta fiyatıdır !.....
belli nedenlerle satış baskısı altında kalan hisseler istisnadır...elbette buda mümkündür !

Şimdi 31.12 sonuna kadar aralıklarla sürebilecek olan yabancı fonların kar realizasyonları sonrası 2013 yılı bankacılık hisselerinin daha dengeli primlendiği ...takiben düşen faizlerle birlikte bonodan çıkan yabancının elinde ki bol likiditeyle bankacılık hisselerine göre nispeten ucuz kalan sanayi hisselerine girebileceği bir yıl olabilir !....bu beklenen bir durumdur !

bu durumda şu malumdur ki .....ttkom....Adana....İşyat.... bunlar ort.temettü verimliliklerine göre görece(nispeten) ucuz kalan hisselerdir !....
ve bu öngörüye göre al/sat yatırımcısı için bile yukarı marjları hayli geniş ve oldukça bakir durmaktadırlar...tekrar edelim bu kısa ve orta vade hedefinde ki illa bu hisselerle oynamak isteyen al/sat oyuncularının beklentisi olacaktır !... 

.....şahsen bir temettü yatırımcısı olarak benim portföyümde ki şirketlerimden beklentim makul bir kar ve borsada işlem gören tahta fiyatının 1 TL lik her basamağına karşılık gelen 10 kuruşluk temettü payıdır !
.......buradan detaysız kabaca bir örnekle TTkom'a hisse başına 6 TL sayıyorsam en az 50 kuruş temettü beklerim....Adana 3.45 ise en az 30 kuruş temettü isterim...... bu ahvalde İşyat 1.07 lik kelepir tahtasına 16 kuruş temettü ödüyor ise tadından yenmez derim...
net bir ifade oldu sanırım....elbette illaki ttkom yada şu..bu...demiyoruz.....tamam o halde şöyle diyelim ?

..... Ne Arabın Yüzü ne Şamın Şekeri ! ..........beklentilerimiz asgari düzeyde bile makul bir karşılık bulsun ok.

Perşembe, Eylül 20, 2012

Neden Kurumsal Sirketler




Yatırım yapacağım şirketin ilk şartı kurumsal olmasıdır. yani şirketin patronunun ismini bilmemeliyiz. şirketin patronunun adını biliyorsak, kurumsallık anlamında bir sıkıntı olabileceğinin ilk işaretidir. hektaş'ın patronu kim? türk traktör'ün ki? veya tüpraş'ın patronu kim? koç grubu veya oyak gibi cevaplar verebilirsiniz ama isim zikredemezsiniz. peki galip öztürk desem? demek istediğim anlaşılır sanırım. bir ''halka arz seferberliği'' almış başını gidiyor. bunu anlamakta cidden zorlanıyorum. biraz daha zorlasak sanırım, mahalle bakkalımız ahmet efendi, sanayideki yedek parçacı osman usta, berber hamdi de borsaya kote olacak. ne kadar kobi varsa borsada. tabii bizim kumarbaz zihniyetli ky de halka arzdan ''hisseye girmenin'' muhteşem fırsatlar sunacağını düşünerek dalıyor balıklama. hiç düşünmüyor ki, bu ölçekte bir işletmenin kote olmasının amacı nedir? şirketin değeri bu mudur? eğer reklamlarda belirtildiği gibi bir şirketse patron neden satmak istesin? sonra sonuç hüsran olunca da, başlıyor beddualar. spk, hatta başbakan göreve çağrılıyor. tabii hisseyi aldı ya küçük yatırımcı, hemen o hafta prim yapacak ki şöyle yüzde 20 falan işe yarasın... sermayenin tabana yayılması bu şekilde olmaz. birincisi halkımız zaten buna hazır değil. borsa yatırımcısının mantalitesi, hisse fiyatının yukarı yönlü hareketine bahis oynamaktan öte değil. ikincisi borsaya böyle mahalle işletmeleri değil, kurumsal büyük şirketler kote olmalı,daha önemlisi halihazırda kote olmuş olanlar karını yatırımcısı ile paylaşmalı. alınan kar payı halkın cebine girdikçe ekonomi büyümeli yeni yatırımlar için uygun ortam doğmalı.herkes sermayesi kadar bir şirketin patronu olabileceğini bilmeli. mortgage konusunda sizinle benzer görüşleri paylaşsam da amerika benzeri bir kriz olacağına ihtimal vermiyorum. evet emlak piyasası şişmiştir, fiyatlar düşecektir ve bir çok inşaat firmasının batması da olasıdır. lakin dünyada benzeri olmayan ''kat karşılığı'' sistemi sayesinde müteahhitler çok ciddi bir finansman kalemini denklemin dışında tutuyorlar. teorik olarak 0 sermaye ile müteahhitlik yapılabilir. nasıl mı? arsa bulunur. arsa sahibinden arsa kat karşılığı alınır. daha sonra maketler yapılarak ilk 1-2 daire ''temelden'' sistemi ile (bu da dünyada benzersiz) biraz iskontolu satılır(buradaki iskonto, aslında müteahhitin itibarına göre değişen risk primidir) . bu dairelerin parası ile inşaat başlatılır. inşaat ilerledikçe yine bize özgü ''kaba inşaat'' tabiri ile iskonto oranı düşürülerek (inşaat yükseldikçe risk primi azalır) biraz daha daire satılır. biten dairelerden arsa sahibinin payı verilir. artan daireler de üst fiyattan satılır. böylece bir finansman ihtiyacı duyulmaz. ayrıca bu sistemi sadece müteahhitler değil koskoca sinpaş gyo gibi kurumlar da uyguluyor. inanmayan faaliyet raporlarına bir baksın. neyse buna rağmen batacak firmalar da olacaktır. konu o değil. ama amerikadaki krizde, şişen emlak fiyatlarının patlaması ile bankaların elindeki mortgage tahvillerinin değeri pul olmuştu. biz de ise piyasa o kadar derin değil. ayrıca bankalar kendini sağlama almadan kredi vermiyor. piyasa ederinin yüzde 75 inden fazlasını kredi olarak vermiyor. yani inşaat sektörünün durması kesinlikle ekonomimizi ve istihdamımızı olumsuz etkiler ancak hiçbir bankayı batıracağını düşünmüyorum..

Salı, Eylül 11, 2012

BİLANÇO.......BİLANÇO..........BİLANÇO............




Borsalarda uzun vadede fiyat grafiklerinin arkasında bir tek temel güç vadır.... Şirketin karlılığı........... Bir şirketin uzun vadede hisse başına karlılığı sürekli artıyorsa hiç bir SPEKÜLATÖR YADA KRİZİN güücü onun yükselmesini etkileyemez...... Bunuda anlayabilmemizin tek yolu bilanço analizidir......Bu yüzden bir şirkete yatırım yapmadan önce bilançosunu iyi analiz etmeniz ve de sürekli takip etmeniz gerekir.... BURDA DİKKAT EDECEĞİNİZ NOKTA MEVCUT BİLANÇOYA DEĞİL GELECEK BİLANÇOYU ANALİZ ETMENİZ........ O zaman aklınıza hemen bir soru gelecek... ''Madem bilançoyla herşey bitiyor..... O zaman ekonomi profösörlerinin hepsi yaşadılar bir çoğu da Borsadan köşe olmuşlardı...'' Durun bakalım bu iş o kadar kolay değil......Tam tersi ekonomi profösörleri Borsada en çok yanılan ve de en az kazanan gruplardan birisidr............ HİSSELERİN FİYAT GRAFİKLERİNİN SIRRI SADECE BİLANÇOLARLA SINIRLI DEĞİL.........BİLANÇO SADECE TEMELİ OLUŞTURUR..........AMA YETERSİZ BİR TEMEL ÜSTELİK BAZEN ŞİRKETİN BİLANÇOSUNUN VE KARLILIĞININ AKSİNE 1-3 SENE FİYAT GRAFİĞİ TAM TERSİ DE HAREKET EDEBİLİR............ Hatta batmakta olan bir şirketin fiyatı bile olması gerekenin aksine hızlı primler yapabilir...... Ama diğer faktörlerin hepsinin bilançoyla desteklenmesi gerekir............. Ancak öncelikle şunu kafanıza iyice yerleştirin..... Borsadaki davranışınızı temelini analitik bir bilanço analizine dayanan düşünce sistemine oluşturursanız başarılı olma ihtimaliniz dahada artar............. YATIRIM YAPTIĞINIZ ŞİRKETLERİ YAKINDAN TAKİP EDİN....................... Uzun vadeli yatırım yapmak demek ne olursa olsun bir hisseyi yastık altına atmak değildir............. Bizler hiçbirimiz BORSAYA yön verme durumunda değiliz........!!!! NE BORSA BİZİM DEDİĞİMİZ GİBİ DAVRANIR NEDE ŞİRKETLER BİZİM ÖNGÖRDÜĞÜMÜZ ŞEKİLDE FALİYETLERİNİ SÜRDÜRÜRLER......... Dolayısıyla belirli bir zaman diliminde yapmış olduğumuz analizler ...... Ancak o günün şartlarında geçerli olup zaman zaman gösden geçirilmelidir............ Siz normal şartlar altında olması gereken tahmini yaparsınızancak piyasalarda sizin veya şirketin kontrolünde olmayan beklenmedik gelişmeler olabilir................ ŞİRKETİN BAŞINA YETENEKSİZ YÖNETİCİLER GEÇMİŞ VE KÖTÜ YÖNETİLMEYE BAŞLAMIŞ OLABİLİR........ Şimdi dikkat edin burada ülkemiz için çok yabancı olan bir kavramdan bahsediyorum......!!!!!!!!! ŞİRKETLERİN YÖNETİCİLERİNİN KİMLİĞİ VE VİZYONU..............!!!!!!!!!!!!!!!!!! AMERİKADA BİR ŞİRKETİN YÖNETİCİNİN KİM OLDUĞU BİLE FİYATINI ETKİLEYECEK ÖNEMLİ BİR OLAYDIR....... YATIRIMCILAR YENİ GELEN YÖNETİCİNİN VİZYONUNA YETENEĞİNE VE GÜVENİNİRLİĞİNE GÖRE ALIM SATIM KARARLARI OLUŞTURURLAR..................................!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!! Bizde ise bırakın yönetici değişikliğini şirketi HIRSIZLAR satın aldı ....... Aman uzak durun diye davul zurna ile ilan etseniz bile yatırımcılar pek umursamıyor...........Hatta tam tersi kısa vadede hissenin fiyatını hızla yüklesiyor ama uzun vadede hüsran tabi....................... Kısa vadeli oynayanlar bir anda bilmem hangi SPEKÜLATÖR götürecekmiş yada filanca gösterge al verdi diye bu tür batan hisseleri kucaklarında bulabilirler...... Ancak şirketi yakından takip eden uzun vadeli bir yatırımcı için bu tür kötü gelişmelere karşı her zaman çıkış fırsatı vardır.............. SİZ HİÇ BİR ŞİRKETİN SÜREKLİ ORTAĞI DEĞİLSİNİZ........ GELİŞMELERİ BEĞENMEDİĞİNİZ ANDA HİSSENİZİ SATIP ORTAKLIKTAN AYRILIN.......... KENDİNİZE AİT BİR STRATEJİ GELİŞTİRİN.............. Borsalarda kısa vadedeki gelişmeleri kestirebilmek sanıldığı kadar kolay değildir....... Ancak uzun vadede fiyatı belirleyen tek şey KARLILIKTIR..................... Şu kadarını söyliyeyim orta ve uzun vadeli bir yatırım stratejisini savunmama rahmen bazen günlük al sat da yaparım ancak BÜTÜN KAZANCIM ELİMDE TUTTUĞUM HİSSELERDEN OLMUŞTUR......... Hatta sanılanın aksine oldukça yoğun işlemlerde yapıyorum.... 3-5 günde inanılmaz paralarda kazandım..... Ancak tam tersi inanılmaz paralarda kaybettik................ KISA VADEDE NE KADAR TECRÜBELİ BİLİNÇLİ OLURSANIZ OLUN HATA YAPMAKTAN KENDİNİZİ ALAMAZSINIZ..................... NE KADAR MANTIKLI KARAR VERİRSENİZ VERİN BORSALAR SİZİ ÇOĞU ZAMAN TERS KÖŞEYE YATIRIR......!!!! Elinizdekini avucunuzdaki almaktan geri kalmaz............ HERŞEY BİTTİ EKONOMİ ÇÖKTÜ DEDİKTEN SONRA VE SERVETİNİZ BİR KISMINI KAYBETTİKTEN VE MALLARI SATTIKTAN SONRA FİYATLAR DÜŞTÜĞÜ GİBİ HIZLA YÜKSELMEYE BAŞLAR YENİ ÜKSELİŞ REKORLARI KIRAR....................... BORSA SİZE SOĞUK BİR DUŞ YAPMIŞTIR............................!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!! Bir türlü fiyatların nedne böyle davrandığını anlayamazsınız......................... Borsadan büyük paralar kazanmışsınızdır........ Hayatınızı değiştirecek kadar bir servet sahibi olmuşsunuzdur.... Ancak içinizdeki şeytan hep sizi durdurur........ Biraz daha biraz daha derken herşeyin en iyi olduğu bir anda birdenbire gelen bir haber BORSAYI ÇÖKERTİR SATIŞ FIRSATI BİLE VERMEDEN BİR ANDA HERŞEYİN YOK OLDUĞUNU GÖRÜRSÜNÜZ.........!!!!!!!!!!!!!!! O zamana kadar deli gibi hisse alanlar bir anda kaybolur............

Pazar, Temmuz 22, 2012

Hedef Fiyat Seviyesi




Öyle abartili güvenilir bir hesaplama degil, ancak benim sahsi huzurum ve gönül rahatligim icin, kafamda, tüm sözde üstad ve analistlerin salladigi seviyelerden, cok daha somut gördügüm bir fiyat seviyesi olusturabiliyorum.
Ve dahada güzeli...seviyeler yanlis cikarsa, sucuda kendimden baska kimsede aramiyorum!!! Cünkü "benim" varsayimlarimin hatali oldugunu - cok net görebiliyorum.

Evet..FK orani, Fiyat bölü hisse basi kardir. (Veyada piyasa degeri/yillik net kar). Umarim bunuda bilmeyen ky artik aramizda yokdur!
Ben formülü fiyata dogru degistiriyorum! Muhtemel hedef fiyat= hisse basi kar(HBK) x senedin olagan FK-orani. (basit bir cebir islemi)
HBK ise = Kaydirilmis Net Kar, bölü ödenmis sermayedir.(ödenmis sermaye rakami ciddiye alinacak bir rakam degildir. Sadece senet sayisi manasina gelir...yani TTRAK'in ödenmis sermayesi 53 milyon 369 bin TL ise..."toplam", 1 TL nominal degerli, 53 milyon 369 bin adet senet bulundugunu söyler.- Ha, halka aciklik orani 24,93% oldugundan, borsada islem gören senet sayisi 13 milyon 307.217 adettir!

Biz, toplam net kar rakamini, gelecek bilanco dönemi icin, fazla abartmadan, yine 74 milyon TL kar kabul edersek, son 4 ceyrek icin, kaydirilmis net kar olarak, 45+65+74+74= 258 milyon TL net kar hesaplayabiliriz, 2C sonu itibariyle.
Ödenmis sermayesine, yani toplam senet sayisina bölersek, yani, 53,39 mn a... HBK= 4,83 TL beklenti dahilinde görünmekdedir. Daha yüksek tahmin yapanlarda var. Olabilir. Ben saglam gitmeyi yegliyorum.
senede ihtiva FK orani olarakda gecmis 2 ile 3 ay arasi olusmus olan bir FK oran bandini kabul edebiliriz. Su an FK orani: 8. En düsük 7 olmus ve en yüksekde 9 musdu, diyelim, bir alt-üst band olusturmak icin. Fazla bandi genisletmeye gerek yok, bence, 10 veya 12 gibi rakamlar kabul ederek.
Bu rakamlari simdi kullanirsak, diyelim bir minimum, yani asgari fiyat hesaplayabiliz, birde maximum, yani, azami muhtemel bir fiyat.

Tekrar formül: Muhtemel hedef fiyat= hisse basi kar(HBK) x senedin alt veya üst FK-orani.

Asgari muhtemel fiyat: 4,83 TL x FK=7 = 33,80
Azami muhtemel fiyat: 4,83 TL x FK=9 = 43,50

Cari fiyatimiz 3 mayis icin: 34,50 TL

Sonuc:
2. ceyrek icin (yani agustosda gelecek olan 2.C bilanco icin) yine 1 ceyrek benzeri, 74 milyon gibi - makul - bir net kar öngörüyorsam, ve senedin FK oranlarinin son 2 aydaki seviyelerinden uzaklasmayacagini varsayabiliyorsam, 33,80 civari bir fiyatinin cok güzel bir alim fiyati olabilecegini ve 40-43 TL civari fiyatlarinin bile gayet makul ve erisilmesi muhtemel fiyat seviyeleri olbilecegini öngörebiliyorum.

Yani bu basit hesaplama ile 30 TL alti fiyatlarin halen beklenen ve sürmekde olan traktör satislariyla hayal olabilecegi fikrine ulasiyorum.
Ve ayni anda daha yüksek senet fiyatlari icin hurda tesvigimisdi, abartilmis satis ve kar rakamlarimisdi, 2011 senesi sonu ciro/kar tahminleriymisdi veya araci kurum/banka yada üstad hedef fiyatlariymisdi, gibi "hikayelere" veya beklentilere veya safsatalara hic gerek kalmiyor. Hayal tacirlerine......kulak asmayiniz! Ha...tutabilirde...tutmayabilirde! Ne geregi var? Kimin iyi niyetinden....nasil emin olabilirsiniz? Mümkün degil!
Yukaridaki "sablona"...kendi "gelecek bilanco dönemi kar beklentiniz" ile...kendi düsündügünüz FK bandinizi giriniz!
Alin size kendi fiyat hedef bandiniz veya kendi al-sat seviyeleriniz!!!!

Hic kimseye ihtiyaciniz kalmayacak ve hic kimsenin manipülasyonuna maruz kalma riskiniz olmayacak!

Sizi bagimsiz düsünmeye zorlayan ve zincirlerinizi kirmanizi saglayacak bundan güzel bir tavsiyeyi nerede bulabilirsiniz?


Not: Bu "uygulama sablonunu" bir kenara not alin ve "kendi senedinizin" gelecek aylar icin...hedef fiyat belirleme calismasini, yani uygulamasini mutlaka yapin. Sadece uygulanan calismalar, her zaman kullanabileceginiz bir "alet" olabilir.

Pazar, Temmuz 15, 2012

Hisse Alım Teknikleri

kendi stratejimi şöyle açıklayayım,

öncelikle en önem verdiğim veri f/k oranı. 2. veri ise temettü verimi. temettü verimi belli olan ve düzenli temettü dağıtan şirketler zaten 10-15 civarında ve çokça dile getirilmiş hisseler. ve ortalama %80 gibi bir verime sahipler. daha doğru ifade ile kar dağıtım oranı dememiz lazım, bahse konu şirketler karının ortalama %80 nini dağıtıyorlar. şimdi benim stratejim şu:

öncelikle kendime alım için makul bir f/k belirliyorum. bu f/k yı belirlerken cari mevduat faizleri önem arzediyor. şu anda cari mevduat faizi 10.5 civarında buna göre benim formülüm:

Salı, Temmuz 10, 2012

Hisse Temettü Verince Temettü Kadar Düşüyor

temettü verimi


'Hisse temettü verince temettü kadar düşüyor, sıfıra sıfır elde var sıfır, hatta stopajdan dolayı zarar bile oluyor, temettü yatırımının hiç bir manası yok'' bu cümleyi  sitelerde ve forumlarda defalarca görüyoruz

genellikle verilen cevap ise ''hisse fiyatı temettü düşüşünü telafi eder'' ''bir şekilde kapatır'' ama nasıl? buna tatmin edici bir cevap verilemiyor ve bu yüzden temettüye zaten şüpheli yaklaşan birey, tam tatmin olmadığı bir cevap ile olaydan soğuyor.

Birazdan söyleyeceklerim, temettü yatırımı için alınan hisseyi 3 ay, 5 ay, 1 sene sonra daha yüksek fiyata satma beklentisi içinde olanlar için değildir. onlar için verebilecek bir tavsiyem yok. ama burada hep konuştuğumuz, ''bir şirkete ortak olmak, yürüyen ve kar eden bir işten kar payı almak'' amacıyla yatırım yapan bizler ve bizim gibi yatırıma niyetlenenler için temettü telafisi olayını naçizane açıklamaya çalışacağım.

Cumartesi, Temmuz 07, 2012

Uzun Vade Yatırım Tarzının Zaafları , Riskleri ve Takibi

Temettü bazli yatirim tarzinda ana risk....zannedildigi gibi...portföydeki senetlerin fiyatlarinin düsmesi degildir. Cünkü en uygun alim sekli...uzun vadeye yayilan....aylik sabit yatirim tutariyla yapilmis olan alimlardir. Sonucda...güzel olmasada....ne cok pahali...nede cok ucuz olan bir....ortalama alim fiyati meydana cikar.
Ha...senet fiyati diplerdeyken... en ucuzdan portföy olusturmak cok daha mantikli degilmidir?
Cevap: Kesinlikle....daha mantiklidir. Senet fiyatinin hangi seviyelerde dip yaptigini bilen...mutlaka ordan alsin. Kesinlikle tavsiye ederim!...

Cuma, Temmuz 06, 2012

Uzun Vadede Ana Tema



Senet fiyatı konusunda söylenecek şey dikkat ederseniz. Forumlardaki yazilarin yüzde 99,99 u ("uzman" olsun...acemi olsun)...... "fiyat hareketleri" üzerinedir!!! Sirketin yaptigi is üzerine..veya sektörün su anki veya önümüzdeki aylardaki gelisimi üzerine...degildir. Aynen kumarhanede.....rulet masasinda...3 kere arkaya kirmizi geldikden sonra...tekrar kirmizimi gelecek...yoksa siyahmi gelecek diye yapilan muhabbetler gibidir. Muhabbet...hararetlidir..heyecanlidir....ilgincdir .....ama kirmizimi...siyahmi...gelecegi konusunda ne yazikki bi fikir vermez!
Demek istedigim...yatirimda ana tema...senet fiyati degildir! Fiyat sebep degil...bir sonucdur...evet...cogu zaman bizim öngöremedigimiz bir sonuc.

Salı, Temmuz 03, 2012

FK ORANI ( FİYAT KAZANC ) NEDIR

 Fiyat Kazanç oranlarını nasıl değerlendirmeli
 Fiyat kazanç oranı hisse senedinin kazancının kaç katı fiyattan işlem gördüğünü belirtir.
Düşük çıkması tercih sebebidir. Tabloyu değerlendirirken, FK oranının gelişim seyri göz önünde bulundurulmalı. Şirket hissesinin geçmiş dönemlerdeki fiyat kazanç oranlarının altındaki fiyat kazanç oranı önceki dönemlere göre fiyatın ucuz olduğunu gösterir. Şirket hissesinin geçmiş dönemlerdeki fiyat kazanç oranlarının üzerindeki fiyat kazanç oranı önceki dönemlere göre fiyatın pahalı olduğunu gösterir. Şirketin fiyat kazanç oranı dönemsel olarak değerlendirilebileceği gibi sektörel olarak da değerlendirilmelidir. Şirketin fiyat kazanç oranının sektörün fiyat kazanç oranının altında olması sektördeki diğer hisselere göre ucuz, üzerinde olması sektördeki diğer hisselere göre pahalı olduğunu gösterir

Salı, Haziran 26, 2012

Peki yatırımcılar neden kar payı ödemesi isterler?

kar payı ve temettü dagıtan
Bazı yatırımcılar harcamak (tüketim) için paraya ihtiyaç duyuyor olabilir ve bu nedenle kar payı talep edebilirler. Fakat yatırımcılar kendi kar paylarını hisse senetlerini satmak veya hisse senetlerine karşılık borçlanmak, gelire endeksi tahvil satın almak veya kar payı ödemeyen hisse senetlerine ayrıcalıklı (imtiyazlı) hisse senetlerini ilave etmek suretiyle de yaratabilirler.

Aynı şekilde, ödenen kar payının tamamı tüketime gitmemektedir. Çoğu kar payı tekrar hisse senedi satın almak suretiyle yeniden yatırıma gitmektedir, ama aracı kurumun işlem maliyetleri (komisyon) ödendikten sonra. Fakat nakit getiri bu kadar isteniyorsa neden ıskontolu olarak satılan (vadesi doluncaya hiç nakit getiri ödemeyen) hazine bonoları bu kadar revaçta? Tıpkı kar payı ödemeyen hisse senetleri gibi bu tür bonoların getirisi tamamen beklenen fiyat artışlarına dayanmaktadır (nominal değerini buluncaya kadar iskontolu bonoların fiyatı vadesine kadar artmaktadır). Bu durum tüketim için ihtiyaç duyulan nakit dolayısıyla kar payı talebinin pek geçerli olmadığını göstermektedir.

Şirketler neden kar payı ödemeyi tercih edebilir?

Sirketlerin karı payı ödeme tercihlerine gelince; ilk olarak ekonomik modelde kar payı ödemek mevcut paranın kullanılması için cazip yatırım fırsatları bulunamadığı konusundaki başarısızlığının (şirket yönetiminin başarısızlığı) kabulü anlamına gelmektedir. Şirketler yapmadıkları şeyler nedeniyle değil yaptıkları şeyler nedeniyle değerlenirler. Kar payı ödemesi sonucunda şirket büyümeyi finanse etmek için daha az paraya (fona) sahip olmaktadır. Kar payı dağıtımı net pozitif nakit akışı sağlayan projelerden vazgeçmeye yol açabilir. Kaybedilen karlı yatırım fırsatlarının değeri hisse senedi fiyatında düşüş olarak yansıyacaktır.

Eğer şirket yönetimi kar payını ikame için borçlanmaya veya sermaye artırımına giderse o zaman mevcut hissedarların şirketin gelecekteki nakit akımları üzerindeki hakları yeni hak sahipleri tarafından sulandırılmış olmaktadır. Karı sermayeye eklemek borçlanma ve sermaye artırımına nazaran daha ucuz bir finansman şeklidir. Karı sermaye eklemek yerine borçlanma veya sermaye artırımı politikası şirketin gereksiz finansman için işlem maliyetlerine katlanmasına ve yatırımcıları vergiye tabi olmayan değer artış kazancı (hisse senedi alım satım kazancı) yerine vergiye tabi olan kar payı üzerinden vergi ödemelerine yol açacaktır. O halde şirketler neden kar payı ödemesi yaparlar?

Pazartesi, Haziran 25, 2012

Kar Payı Yoksa Yatırımcıda Yok

BİST’de işlem gören  şirket içerisinden yaklaşık 50 tanesi düzenli temettü ödüyor.
 Uzun vadeli yatırımcıların alım yaparken ilk baktığı kriterlerin başında temettü verimi gelir.
Temettüsü yüksek şirketler uzun vadeli yatırımcı için tercih sebebidir. Kısa dönemli yatırımcı hisseyi fiyatı yükselecek yani prim yapacak diye alır.
Uzun vadeli yatırımcı ise hem prim hem de temettüsü için alır. Yüksek temettü, sermayesine göre yüksek oranda kâr eden firmalar tarafından verilebilir.

Firmanın yüksek kâr edebilmesi için bir çok faktör bir arada olmalı. İyi bir yönetim, satışların artışı, alacakların daha hızlı tahsil edilmesi, borç yapısının minimum seviyede tutulması... gibi bir çok faktörün olabildiğince optimum seviyede bir arada olması gerekir. Uzun vadeli yatırım için bakılacak başlıca kriter şirketin temel verileri ve bilanço yapısı olunca temettüdeki istikrarda ister istemez aranan kriterlerden birisi olmakta.

Pazar, Haziran 24, 2012

Temel Analiz Hakkında

Net nakit akımı analizi

Şirketlerin net kârı yerine faaliyetlerine odaklanan yatırımcılar, şirketlerin gerçek değerini hesaplarken, geleceğe yönelik nakit akımlarını da göz önünde bulundurmalıdırlar. Şirketin faiz vergi, amortisman öncesi kârından önemli nakit çıkışlarını yani yapılmakta olan/yapılacak yatırım ve net çalışma sermayesindeki değişimler çıkarılarak "serbest nakit akımları" bulunur.....





* Yatırımcı yatırım vadesini ve kendi risk-getiri profilini belirlemelidir...

Temettu Akademik Bilgi

Hisse senetlerine; temettü elde etme, sermaye kazancı elde etme ve bedelsiz sermaye artırımlarından faydalanma amacıyla yatırım yapılır. Yatırımcıların ellerinde tuttukları hisse senetlerini sonsuza kadar ellerinde tutmak gibi niyetleri yoksa, muhtemelen bu hisse senetlerini elde etme fiyatından daha yüksek bir fiyata satmayı planlamaktadırlar. Ancak, genelde yatırımcıların düşüncesi, şirketin ileride temettü ödeyeceği ve yatırımcılarına nakit girdisi sağlayacağı yönündedir. Şirket temettü ödemese bile, temettü dağıtmayarak karın şirket bünyesinde kalmasına neden olacaktır. Bu da, gelecekteki temettü gelirlerine ve şirketin para kazanma gücüne olumlu yönde etki yapacaktır. Piyasada hisse senetleri için talebin olması, hisse senetlerinin temettü ve satış gelirlerine bağlıdır. Hisse senedi elde tutulduğu sürece, yatırımcının toplam nakit girdisini, elde edilen temettü gelirleri teşkil etmektedir. Bu durumda, hisse senedi değerlemesinde temettü gelirlerinin baz alınması doğru bir yaklaşım olarak kabul edilmektedir. Hissedarlar firmanın kazançlarını harcayamayacaklarından sadece kendilerine dağıtılan kar paylarını harcayabileceklerdir. Firma sahipleri “eldeki bir kuş daldaki iki kuştan yeğdir” mantığı doğrultusunda kar paylarının kısa sürede ellerine geçmesini isteyebilirler. Dağıtılmayan kar payları, gelecek yıllara ertelendiğinden ortaklar daha yüksek bir iskonto oranı (i) talep edeceklerdir.

Bay Piyasa

Hisselerinizin %50 değer kaybetmesini paniklemeden seyredecek güce sahip değilseniz hisse senedi piyasasına gelmeyin! Hatta şöyle ekler; Sahip olduğunuz şirketlerden hoşnut olduğunuz sürece, düşük fiyatları, şirketteki payınızı karlı bir biçimde arttırmanızı sağlayacak fırsat olarak görmelisiniz. Huzurlarınızda Bay Piyasa Özel bir işte bay piyasa ile ortaklık yaptığınızı varsayın. Bay Piyasa hiç aksatmadan her gün size gelip hisselerinizi kaça alabileceğini veya kendi hissenizi ona kaça satabileceğinizi bildiriyor. Sahip olduğunuz işin ekonomik özelikleri çok şükürki gayet iyi ama Bay Piyasanın kotasyonları öyle değil, çünkü o duygusal biri. Bazı günler çok neşeli, aşırı iyimser ve gelecekle ilgili parlak beklentileri var. Böyle günlerde hisselerinizi satın almak için yüksek fiyatlar teklif ediyor. Diğer günler ise cesareti kırık ve aşırı kötümser. Gelecekten sadece kötü şeyler bekliyor ve hisselerimize çok düşük fiyatlar teklif ediyor. Graham’e göre Bay Piyasa’nın hoş bir kişiliği var, çünkü reddedilmek onu kırmıyor. Bir yanıt alamaz ise ertesi gün yeni bir kotasyonla yine karşımıza çıkıyor. Graham öğrencilerine Bay Piyasa’nın bilgisinin değil not defterinin faydalı olduğunu söylüyor. Eğer karşınıza ahmakça bir ruh haliyle çıkarsa onu göz ardı etmekte ve ondan faydalanmakta serbestsiniz, ama etkisi altında kalırsanız sonuçları felaket olur. Yatırımcılar başarılı olmak için sağlam karar vermeli ve Bay Piyasa’nın yarattığı duygular girdabından korunma yeteneğine sahip olmalılar. Bunlardan birisi yoksa diğeri başarıya yetmez......

Cuma, Haziran 22, 2012

Warren E. Buffett




kisa bir Warren Buffett özeti
 ......teknik analiz indükatörlerini kullanmayı öğrendim, temel analiz terimlerini ezberledim. Fakat tüm bu yöntemler, sanal portföyler üzerinde denemelerimde endeksin üzerinde bir başarı gösteremeyen metodlardı.

Ama yılmadan aramaya devam ettim. Amacım başarılı bir yatırımcı olmaktı. Ve sonunda arayışlarım dönüp dolaşıp tek bir isimde odaklandı: Warren E. Buffett

Warren E. Buffett: Değer Yatırımı kuramının yaratıcısı Benjamin Graham'ın öğrencisi, 2008 yılında Forbes dergisine göre 62 milyar dolarlık serveti ile (resmi kayıtlara geçen) dünyanın en zengin iş adamı, Berkshire Hathaway'ın ünlü CEO'su, servetinin tamamını hisse senedi piyasasından elde etmiş mütevazi yatırımcı.

Aynı zamanda kendisi "yatırımın ilk kuralı; para kaybetmemektir. İkinci kuralı, birinci kuralı asla unutmamaktır !" sözü ile benim dikkatimi değer yatırımı kavramına çekmiş kişidir.

Bu kavram, özetle, piyasadaki duygusal dalgalanmaları hiçe sayıp şirketin içsel değerini hesaplama ve yatırımcı psikolojisine dayanan dalgalanmalardan yararlanarak o şirketin kağıtlarını düşük değerden almaya dayanıyor. İkinci kritik noktası, artık netleşmiş kişisel kanaatimle benzer şekilde uzun vadeli yatırımı savunması.
Öyle ki, Warren Buffett bu durum için şunu söylüyor: "10 yıldan fazla elinizde tutmayacağınız bir kağıt için 10 dk'dan fazla zaman harcamayın". Nitekim kendisinin hisse senedi vade ortalaması 21 yıl !
Şirket değerleme için kullandığı metodlar aslında oldukça sade. Öncelikle hisse senedi satın almaya, genel görüş olan "kağıt ticareti" kavramının ötesinde gerçek anlamı olan "şirkete ortak olma" kavramı ile yaklaşıyor.
Geri kalan metadolojiler için Robert G. Hagstrom'un yazdığı ve Buffett'ın Değer Yatırımı yaklaşımını oldukça somut ve başarılı olarak belirlemiş "The Warren Buffett Way (Türkçeye "Warren Buffett Tarzı" olarak geçirilmiş)" kitabına başvurulabilir. Ünlü değer yatırımcısı bir hisseyi satın alırken kendine şu soruları soruyor:


•İş Doktirinleri

◦İş basit ve anlaşılır mı?
◦Şirketin istikrarlı bir işletme tarihi var mı?
◦İşin uzun vadedeki görünümü olumlu mu?



•Yönetim Doktrinleri

•Yönetim mantıklı davranıyor mu?
•Yönetim hissedarlarına karşı açık ve dürüst mü?
•Yönetim kurumsal mecburiyetlere karşı durabiliyor mu?


•Finansal Doktrinler

•Sermaye getirisi ne?
•Hissedar karları ne?
•Kar marjları ne?
•Şirket dağıtılmayan her bir dolar kara karşılık en azından bir dolarlık piyasa değeri yaratmış mı?


•Değer doktrinleri

•Şirketin değeri ne?
•Bu değerin altında bir fiyattan alınabilir mi?


Bu soruların hepsine olumlu yanıt veren bir şirket alınmaya değer bulunuyor. Geri kalan iş ise, sadece sabretmek. Bu sabır, benim de finansal işlemler konusunda kendimi oldukça geliştirdiğim şekilde, piyasa çığırtkanlarının katkılarıyla oluşan panik dalgaları karşısında soğukkanlılığınızı kaybetmemeye, kendinize inanca ve güvene dayanıyor. Geçmiş bize yatırıma bu şekilde yaklaşanların başarısını gösteriyor.

Borsada Uzun Vadeli Yatırımcılık




Elinizde bir iş kurmak için belli bir miktar sermaye var. Yaptığınız araştırmalar sonucunda mesela bir dükkan açmaya veya şirket kurmaya karar verdiniz. Siz bunu yaptıktan bir kaç ay sonra birisi gelip size koyduğunuz sermayenin belli bir miktar üzerinde bir fiyat teklif etti... ona satmanız için. Tabi bu arada bu işten öngördüğünüz şekilde iyi para kazanıyorsunuz.
Böyle bir durumda sizin için ekmek teknesi sayılan şeyi satar mısınız?
Fiyat abartı yüksek olursa tabiki satılır... ama onun dışında?
Satarsanız daha çok sermayeniz olur fakat düzenli kazancınızdan vazgeçmiş olursunuz.
Yeni sermayeniz ile daha büyük işlere girip daha çok kazanabilirsiniz - fakat tekrardan riske girmiş olursunuz ve bu sefer tutturamayabilirsiniz de.

İşte günlük hayatında ekmek teknesini ne olursa olsun satmayacak olan, bu riske girmeyecek olan insanlar konu borsa olunca nedense tam tersi davranıyor.
Normalde iş konusunda risk alan bir yapınız var ise problem değil borsada alıp satın. Ama kaç kişi gerçekte böyle ki?
İşte bu yüzden normal hayatında iş konusunda fazla riski sevmeyen insanlara göre değildir borsa al sat yapmak.
O zaman ne olacak, ne yapacak insanlar? Normalde kendilerine düzenli gelir getirecek bir işe yatırım yapar gibi yatırım yapılmalı borsada. Yatırılan sermaye unutulmalı.
Önemli olan yatırılan sermaye ile düzenli olarak ne kadar kazanç sağlandığına bakılmalı. Zaten belli bir düzenli kazanca ulaştıktan sonra da elinizdeki varlıkları satmayı hiç düşünmezsiniz.
İşte uzun vadeli yatırımcılık budur.
Uzun vadeli yatırımcılıkta, aldığınız hisselerin fiyatının ne kadar yükseldiği değil, size ne kadar düzenli getiri sağladığıdır önemli olan

Temettü kağıdı mı Prim kağıdı mı?




niçin bazı hisseler bist'te giren paradan yani yabancı ilgisinden daha az nasipleniyor herkes haklı ama gerçekler var ki iyi etüd edilmeli...yatırımcı önceliklerine ve yatırım stratejisine göre temettü dağıtımından hemen önce primi nakde çevirmek amaciyle ve temettü getirisini aldıktan hemen sonra da belli hisselerden kısmi çıkışlar olur ve bu söz konusu hisselerde her temettü döneminde yaşanır..ancak bunun tam aksine belli bir yatırımcı kesimi de düşen fiyatlardan portföyünde ki hisse adedini daha fazla artırma imkanı yakalar... ancak Ağustos ayı ortalarına kadar yaz mevsimininde etkileriyle bist'in kendi dinamikleri de göz önünde bulundurulduğunda bankalar...yanısıra yerli ve yabancı fon alımlarının dışında bu tip temettü kağıtlarını yüksek volümlerde profosyonel anlamda pek de ziyaret eden yoktur hisenin muhafazakar yatırımcısı takas hareketlerinde yoktur çünki uzun vadede temettü getirisi maksadiyle tutar ve kağıt biriktirir !
bu arada dikkat edilirse bist 60 bine gelen endeksde banka hisselerinde son bir aylık periyot da %15 e yakın primler mevcuttur bu da hep bahsettiğimiz temettü kağıdıyla prim kağıdı arasında ki farkı görmek anlamında tam da zamanıdır diye düşünüyorum.. ! hep yazmak ve anlatmakla olmuyor en iyisi canlı tecrübe etmek işte durum ortada..burada bir yatırım tercihi sözkonusudur ancak yatırım stratejisine uygun doğru kağıtlarla ! ...bol prim vede al/sat fırsatı mı ? veya daha mütevazi bir seyirle temettü getirisi mi ? tercih yatırımcının..şimdi ikinci ve üçüncü çeyrek bilançolarında ki satış ve kar rakkamlarının durumu temettü kağıtlarında ki beklenen hareketi yaratabilecek yegane unsur gibi görünüyor.. yani şu an itibariyle başta çimento hisseleri olmak üzere yatırımcıları da dahil tatil modundalar diyelim.

Alıntıdır...

Perşembe, Haziran 14, 2012

Sermaye Artırımı ve Temettü





Sermaye Artırım Çeşitleri Nelerdir?
Şirketler genelde yılda bir defa olmak üzere sermayelerini artırma yoluna gitmektedirler. Başlıca sermaye artırım nedenleri yüksek enflasyon şartlarında erimiş olan sermayelerini güçlendirmek ve yeni yatırımlar için veya şirketin faaliyetlerinin reel büyümesi sonucu gereken fon ihtiyacının gidermek içindir.
Şirketler iki şekilde sermaye artırımına gitmektedirler; ilki, içkaynaklardan yapılan Bedelsiz Sermaye artırımı; ikinci ise, şirket ortaklarından ek fon temin ederek yapılan Bedelli Sermaye artırımıdır.

Bedelsiz Sermaye Artırımı Nedir?
Bedelsiz Sermaye artırımı, şirketlerin kendi iç kaynaklarını (emisyon primi, yeniden değerleme değer artışı, yedekler, iştirak ve duran varlık satış karları, temettü) kullanarak yapmış oldukları ve ortaklarından ilave kaynak talep etmeden bedelsiz olarak hisse senedi dağıttıkları sermaye artırım türüdür.

Bedelsiz Sermaye artırımı şirkete ek bir finansman kaynağı sağlamamakla beraber şirketlerin bedelsiz sermaye artırımına gitme nedenleri bulunmaktadır. Başlıca nedenleri emisyon primi ile iştirak ve duran varlık satış karı kalemlerinden yapılan sermaye artırımlarının şirkete sağladığı vergi avantajıdır. Bir başka neden ise şirketlerin enflasyon karşısında erimiş olan sermayeyi güncellemek amacıyla yapılmak istenmesidir.

Bedelsiz Sermaye artırımında kullanılan Temettü dışındaki kaynaklar birer özsermaye kalemi olup, esasında yapılan işlem özsermaye kalemleri arasında tutarların yer değiştirmesinden ibarettir.
Temettünün Bedelsiz Sermaye artırımında kullanılması ise şu şekilde olmaktadır; Şirketler'in Genel Kurulları dönem sonunda elde ettikleri kar'dan dağıtılabilinecek olan kısmından temettü tutarlarını belirler. Yine Şirketlerin Genel Kurulları veya Genel Kurulların yetkilendirmesi ile Yönetim Kurulları bu temettü tutarların bir kısmının veya tamamının nakit olarak değilde hisse senedi şeklinde bedelsiz olarak sermaye artırımında kullanabilir.

Bedelsiz Sermaye artırımı şirketlerin Piyasa Değerlerini etkilememektedir. Bunu aşağıdaki örnek ile daha iyi görebilme imkanına sahip olacağız.
örnek:
örnek bir Bedelsiz Sermaye Artırımı işlemi aşağıdaki gibi olmaktadır; Şirketin %100 Bedelsiz Sermaye artırımına gittiğini düşünelim,

100 milyar TRL'lik ödenmiş sermayeye sahip şirket, 1 hisse senedinin sermayedeki 1.000 TRL'lik dilimi temsil ettiğini hatırlarsak, şirketin 100 milyon adet hisse senedi sayısı bulunmaktadır. 1 hisse senedinin fiyatı 5.000 TRL ise, piyasa değeri (hisse senedi sayısı*hisse senedi fiyatı) 500 milyar TRL olarak bulunmaktadır.

Şirket %100 Bedelsiz Sermaye artırımına gitmektedir, bu durumuda 100 milyar TRL'lik eski ödenmiş sermayesine (birebir oranında, çünkü %100) 100 milyar TRL'lik yeni sermaye eklenmektedir, böylece şirketin yeni sermayesi 200 milyar TRL olmaktadır. Hisse Senedi sayısıda ödenmiş sermayeye paralel bir şekilde artacaktır ve 200 milyon adet olacaktır.

Sermaye artırımları esnasında hisse senetlerinin yeni fiyatlarını hesaplayan formülü kullanarak, şirketimizin hisse senetlerinin eski 5.000 TRL'ye göre yeni fiyatlarını ve buna bağlı olarakta piyasa değerlerini bulabiliriz;

R: Rüçhan Hakkı Kullanım Fiyatı,
n1: Bedelli Sermaye Artırım Oranı,
n2: Bedelsiz Sermaye Artırım Oranı,
TEM: Hisse Başına Nakit Temettü Tutarı,
Şirketimizin Temettü dağıtmadığını ve Bedelli Sermaye Artırımı yapmadığını bilmekteyiz, hisse senetlerin yeni fiyatı aşağıdaki şekilde olacaktır;

Şirketin hisse senetlerinin yeni fiyatı 2.500 TRL olmakta ve sermaye artırımı sonrası ilk seansta bu fiyattan işlem görmeye başlayacaktır. Bu yeni fiyat üzerinden şirketin Piyasa Değerini hesaplayacak olursak (2.500 TRL*200 milyon adet senet) yine 500 milyar TRL'lik değeri buluruz.

Rüçhan Hakkı ve Bedelli Sermaye Artırımı Nedir?
Bedelli Sermaye artırımı, şirketlerin dış kaynaklardan temin etmiş oldukları yeni kaynaklar karşılığında yani bir bedel karşılığında hisse senedi dağıttıkları sermaye artırım türüdür. Ortakların Bedelli Sermaye artırımına katılma hakları da Rüçhan Hakkı olarak adlandırılmaktadır.
Şirketleri Bedelli Sermaye artırımı yapmaya iten başlıca iki neden bulunmaktadır. Bunlardan ilki, şirketin faaliyet hacminin büyümesine paralel olarak sermaye ihtiyacının olması. İkincisi ise, yeni yatrırımlar neticesinde şirketlerin fon ihtiyacı içinde olması ve ihtiyaç duyulan fonların bir kısmının sermaye artırımı yoluyla temin edilmeye çalışılması.

Bedelli Sermaye artırımı şirkete ek bir finansman kaynağı sağlamaktadır. Bu kaynak genellikle mevcut ortaklardan temin edilmekle beraber bazı durumlarda da mevcut ortakların Rüçhan Hakları kısıtlanarak, yeni ortaklara bu imkan primli olarak kullandırılmaktadır. Böylece yeni ortaklar edinebilen şirketleri bu yola iten başlıca neden daha fazla fon temin etme ihtiyacıdır. Bu yolla şirketler normalde 1.000 TRL nominal değere sahip yeni senetleri mevcut ortaklarına yine 1.000 TRL'den kullandırarak, bir senet karşılığında böylece 1.000 TRL fon temin edecekken, yeni ortaklara daha yukarı bir fiyattan senetleri satarak daha fazla fon temin etme olanağını elde etmektedirler.
Yukarıda bahsedildiği gibi şirketler Bedelli Sermaye artırımında genelde 1.000 TRL'lik nominal değere sahip yeni senetleri yine 1.000 TRL karşılığında mevcut ortaklarına kullandırmakla beraber, bazı zamanlar daha fazla fon ihtiyacı içinde olan şirketler daha yüksek bir fiyattan Rüçhan Hakkını mevcut ortaklarına kullandırma yoluna gitmektedir.
Bedelli Sermaye artırımı esnasında şirketler gerek mevcut ortaklarına, gerekse yeni ortaklarına primli fiyattan kullandırdıkları senetlerin primli kısmı Bilanço'da özsermayenin Emisyon Primi kalemine kaydedilmektedir.
örnek:
ABC A.Ş. yapmış olduğu Bedelli Sermaye'de mevcut veya yeni ortaklarına 1.000 TRL nominal değere sahip beher hisse senedini 3.000 TRL fiyattan kullandırmıştır. Bu durumda şirketin yapacağı muhasebe işlemi şu şekilde yapılacaktır; ihraç edilen her yeni senet için ödenmiş Sermaye'ye 1.000 TRl, aradaki 2.000 TRL'lik fark ise Emisyon Primi kalemine kaydedilecektir. Bu işlemin muhasebe prensipleri ile gösterimi şu şekilde olacaktır;
Kasa 3.000 TRL
ödenmiş Sermaye 1.000 TRL
Emisyon Primi 2.000 TRL

Bedelli Sermaye artırımında ortaklardan fon talep edildiğinden yukarıda bahsedilmiş idi. Bu fon ortakların özkaynaklarından karşılamak durumunda oldukları gibi, sermaye artırım ile aynı zamanlarda yapılan Temettü ödemelerinden (eğer şirket temettü dağıtırsa) elde edilen kaynaklar ile bir kısmının veya tamamının karşılanması da olası bulunmaktadır. Bu durum temettü'den yapılan Bedelsiz Sermaye artırımına benzemektedir ve İMKB'ye kote şirketlerin çokça kullanılan bir methoddur. Esasında temettüden dolayı direk olarak yapılabilinen Bedelsiz Sermaye artırımı imkanı da bu usülden hasıl olmuştur.
Bedelli Sermaye artırımı şirketlerin Piyasa Değerlerini etkilemektedir. Bunu aşağıdaki örnek ile daha iyi görebilme imkanına sahip olacağız.
örnek:
Bedelsiz Sermaye artırımına örnek olarak kullandığımız XYZ A.Ş.'nin aynı cari piyasa verilerinde bu sefer %50 Bedelli Sermaye yaptığını düşünelim. Şirket Rüçhan Haklarını 3.000 TRL'den kullandırıyor olsun.

Şirket %50 Bedelli Sermaye artırımına gitmektedir, bu durumuda 100 milyar TRL'lik eski ödenmiş sermayesine (bire yarım oranında, çünkü %50) 50 milyar TRL'lik yeni sermaye eklenmektedir, böylece şirketin yeni sermayesi 150 milyar TRL olmaktadır. Fakat Şirketin kasasına 150 milyar (50 milyon yeni hisse senedi*3.000 TRL hiise başına rüçhan hakkı bedeli) girmektedir. Hisse Senedi sayısıda ödenmiş sermayeye paralel bir şekilde artacaktır ve 150 milyon adet olacaktır.
Kasa 150 milyar TRL
ödenmiş Sermaye 50 milyar TRL
Emisyon Primi 100 milyar TRL

Sermaye artırımları esanasında hisse senetlerinin yeni fiyatlarını hesaplayan formülü kullanarak, şirketimizin hisse senetlerinin eski 5.000 TRL'ye göre yeni fiyatlarını ve buna bağlı olarakta piyasa değerlerini bulabiliriz. Şirketimizin Temettü dağıtmadığını ve Bedelsiz Sermaye Artırımı yapmadığını bilmekteyiz, hisse senetlerin yeni fiyatı aşağıdaki şekilde olacaktır;

Şirketin hisse senetlerinin yeni fiyatı 4.333 TRL olarak hesaplanmakla beraber bu fiyatı en yakın fiyat aralığına yuvarlar isek 4.350 TRL değerini buluruz ve hisse senedi sermaye artırımı sonrası ilk seansta bu fiyattan işlem görmeye başlayacaktır. Bu yeni fiyat üzerinden şirketin Piyasa Değerini hesaplayacak olursak (4.350 TRL*150 milyon adet senet) yeni 652.5 milyar TRL'lik piyasa değeri buluruz. Yapılan Sermaye artırımı işlemi şirketin piyasa değerini 152.5 milyar TRL arttırmış bulunmaktadır ve dikkat edilirse bu tutar (küsürat düzeltmesini de dikkate alınmalı) şirketin kasasına giren tutara eşit olmaktadır.

Temettü Nedir?
Temettü, şirketlerin bir yıllık faaliyet dönemleri sonucunda elde ettikleri Net Dönem Karı üzerinden (yasal karşılıklar ayrıldıktan sonra) dağıttıkları ve ortakların şirkette sermayelerinin bulunması karşılığında elde ettikleri getiridir.
Temettüler iki şekilde dağıtılmaktadırlar; ilki, nakit olarak ortaklara ödenen temettüler, ikincisi ise Bedelsiz Sermaye artırımına dahil edilerek karşılığında yeni senet dağıtılan temettüler.
örnek:
Bedelsiz Sermaye artırımına örnek olarak kullandığımız XYZ A.Ş.'nin aynı cari piyasa verilerinde bu sefer %100 Temettü dağıttığını, bu temettünün yarısının karşılığında Bedelsiz Hisse Senedi verdiğini, diğer yarısının ise Nakit olarak ortaklara dağıttığını düşünelim. Şirket başkaca Bedelli veya Bedelsiz Sermaye artırımı yapmamaktadır.

Şirket %50 Temettüden dolayı Bedelsiz Sermaye artırımına gitmektedir, bu durumda 100 milyar TRL'lik eski ödenmiş sermayesine (bire yarım oranında, çünkü %50) 50 milyar TRL'lik yeni sermaye eklenmektedir, böylece şirketin yeni sermayesi 150 milyar TRL olmaktadır. Hisse Senedi sayısıda ödenmiş sermayeye paralel bir şekilde artacaktır ve 150 milyon adet olacaktır.
Sermaye artırımı ve Temettü dağıtımı esanasında hisse senetlerinin yeni fiyatlarını hesaplayan formülü kullanarak, şirketimizin hisse senetlerinin eski 5.000 TRL'ye göre yeni fiyatlarını ve buna bağlı olarakta piyasa değerlerini bulabiliriz. Şirketimizin başkaca Bedelsiz veya Bedelli Sermaye Artırımı yapmadığını bilmekteyiz, hisse senetlerin yeni fiyatı aşağıdaki şekilde olacaktır;

Şirketin hisse senetlerinin yeni fiyatı 3.000 TRL olarak hesaplanmakta ve hisse senedi sermaye artırımı sonrası ilk seansta bu fiyattan işlem görmeye başlayacaktır. Bu yeni fiyat üzerinden şirketin Piyasa Değerini hesaplayacak olursak (3.000 TRL*150 milyon adet senet) yeni 450 milyar TRL'lik piyasa değeri buluruz. Yapılan Sermaye artırımı ve Nakit Temettü ödemesi işlemi şirketin piyasa değerini 50 milyar TRL azaltmış bulunmaktadır ve dikkat edilirse bu tutar şirketin kasasından çıkan Nakit Temettü tutarına eşit olmaktadır.

Salı, Haziran 12, 2012

Yatırımcının korunması için temettü zorunlu olmalı





Uzun yıllardır sermaye piyasasında çalışan Ünver, bir müşterisinin önerisiyle borsa okur-yazarlığı eğitimi vermeye başladı. Ünver'in bir fırsat sitesinden satışını yaparak başladığı eğitimler, değişik kesimlerin ilgisini çekti. Bugüne kadar üniversite öğrencilerinden mühendislere, doktorlardan ev hanımlarına kadar çeşitli meslek gruplarından çok sayıda kişiyi sermaye piyasalarına kazandıran Ünver, önümüzdeki günlerde eğitimi internet ortamına taşıyarak daha fazla kişiye ulaşmayı ve böylece daha fazla kişiyi borsa okur yazarı yapmayı hedefliyor.

Arif Ünver, sermaye piyasası ve verdiği eğitimlere ilişkin görüşlerini, AA muhabiri ile paylaştı. Sermaye piyasasına yönelik eğitim işini, adı konmamış bir şekilde 20 yıldır yaptığını anlatan Ünver, bir müşterisinin, kurduğu eğitim kurumunda borsa okur-yazarlığı eğitimi fikrini değerlendirdiklerini, hazırlık çalışmalarının ardından eğitimlere başladıklarını söyledi.
Eğitimlerini, ilk olarak fırsat sitelerinde duyurduklarını ve beklentilerinin ötesinde bir ilgiyle karşılaştıklarını belirten Ünver, katılımcıların sadece İstanbul'dan olmadığını, çevre illerden hatta Rusya'dan bile gelenlerin olduğunu anlattı.
Üniversite öğrencilerinden, mühendislere, doktorlardan ev hanımlarına kadar çeşitli meslek gruplarından kişilerin bu eğitime ilgi gösterdiğini, zaman zaman sektör profesyonellerinin katılımıyla da karşılaştıklarını söyleyen Ünver, borsa eğitimini gündelik hayattan örnekler vererek anlattığını belirtti.
Katılımcıların yüzde 70'nin erkek, yüzde 30'unun kadın olduğunu belirten Ünver, bazı katılımcıların eğitimin ardından borsa yatırımından tamamen vazgeçtiğini, bazılarının ise sermaye piyasasına katıldığını anlattı.

TEMETTÜ OLMAZSA OLMAZ
Yatırımcı açısından en önemli konunun temettü olduğunun altını çizen Ünver, şu görüşleri paylaştı:
''Temettü konusunun ön plana çıkartılması önemli. 'Halka arz seferberliği' deniyor. Şirketlere sıfır maliyetli finansman olanağı sağlanıyor. Burada yatırımcı güveniyor, şirketler sıfır maliyetle yatırımcının parasını alıyor. Yatırımcı, 'şirket para kazansın, kazandığını bizimle paylaşsın' diyor. Yatırımcılar hisse senedini alıyor, aradan zaman geçiyor ancak temettü alamıyor. Bunun karşılığını vermiyorsunuz. Bu davranış, basiretli iş adamı olmayı teyit etmiyor. Halka açıklık oranı yüzde 50'nin altında olunca genel kurullarda temettü önerildiğinde küçük yatırımcının oy hakkı karar aldırmaya yetmiyor. Aile şirketi misin yoksa halka açık şirket mi? Buna gerçekten karar vermek gerekiyor. Bir taraf bilinçlendirilmeye çalışılıyor ama öbür taraf etik olmaya davet edilmiyor. Temettünün yasal düzenleme ile mecbur hale getirilmesi gerekir. Türkiye'de para çok. Borsada kimseyi bilinçlendirmeye gerek yok. Tasarrufu özendirmek için cazip bir şeylerin sunulması gerekir. Temettü işinin düzene sokulması gerekiyor. Bu olmazsa olmaz.''

Temettü sorunundan dolayı yatırımcının şu dönemde bilinçlendirilmesinin yatırımcı sayısını azaltacağını öne süren Ünver, ''Bilinçli yatırımcı seferberliği şu anda Türk sermaye piyasasına gelen yatırımcı sayısını azaltır. Bilinçli, her şeye hakim olan yatırımcı mevcut haliyle bu piyasaya gelir mi? Temettü olmadan neden gelsin? Yabancı yatırımcıların ağırlıklı takasları temettü veren firmalardır. Temettü vermeyen hissede zaten yabancı takası göremezsiniz'' dedi.
Ünver, borsada günlük işlemlerin yüzde 70'inin gün sonunda kapatılan al-sat tarzı işlemleri olduğunun da altını çizdi.

Türk yatırımcısını temettüden sonra en fazla mağdur eden ikinci konunun ise bedelli sermaye artırımı olduğunu anlatan Ünver,''Burada etik olmayan finansal mühendislik yaklaşımları var. Bedelli sermaye artırımı dünyada iş yapan firmalarda makbul bir şeydir. Çünkü şirket büyüme hamlesi yapmak üzeredir. Sıfır maliyetli paraya ihtiyacı vardır bunu ortaklardan temin eder. Bir hamle yapar, ticareti büyütür karı da sizinle paylaşır. Türkiye'de bakıyorsunuz her yıl sürekli bedelli sermaye artırımı yapıyor. Ne şirkette bir büyüme var, ne bir şey var... Sürekli şirketlerin lehine, yatırımcı ne olacak? O zaman sermaye piyasası amacını yitiriyor'' diye konuştu.

TÜRK YATIRIMCILARIN EN BÜYÜK EKSİĞİ
Arif Ünver, Türk yatırımcısının özelliklerine ilişkin olarak ise şu gözlemlerini paylaştı:
''Türk yatırımcısının en büyük eksiği, trafikte ne ise borsada da o. Sabırsız, bir an önce para kazanmak istiyor. 3 günde kazanıp çıkayım... Böyle bir şey yok. Eğitimlerde öncelikle bir profil belirliyoruz. Yatırımcı profil ve psikolojisine göre önce insanları konumlandırıyorum. Çünkü 20 yaşında bir insan ile 50 yaşında bir insanın risk algısı aynı olmamalı. Eğitim düzeyine, cinsiyete göre sosyal düzeyinize göre bunların hepsi derin konular. Örneğin, ben bekarım hisse senedi aldım, zarar ettim, sadece ben etkilenirim. Evliysem, eşim ve ben zarar görürüm. Bu konumlandırmayı yaptıktan sonra gerisi kolay zaten. 20 yaşında genç üniversite öğrencisi teknik analiz kullanabilir kısa vadeli işlemler yapabilir. Çünkü olası terslikleri telafi etmek için normal şartlarda önünde yılları var. Ama 40-50 yaşlarında biri için aynı şey söz konusu değil.''
Borsanın prim ve temettü olmak üzere iki getirisi olduğunu hatırlatan Ünver, anlık alım satanların yatırımcı kabul edilemeyeceğini, bunların borsa spekülatörleri olduğunu anlattı. Ünver, ''Spekülasyon yapılmaya çalışılır. Genelde ters gider ve bu spekülatörler mecburi yatırımcı haline dönüşür. Başarısız spekülasyon insanı yatırımcı yapar'' dedi.

BORSA PANİK ATAKLARA UYGUN DEĞİL KADINLAR DUYGUSAL
Arif Ünver, borsada işlem yapma isteğinin, kişilerin karakteriyle de ilgili olduğunu gözlemlediğini anlatarak, ''Yaptığının bazen yanlış olduğunu bilerek kendini durduramayanlar var. Kimi insan panik atak, bu iş panik ataklara uygun değil. Daha duygusal oldukları için kadınların borsada bazen sağlıklı hareket edemediklerini gördüm'' dedi.
Borsa yatırımcısını ''etken'' ve ''edilgen'' olarak sınıflandırılabileceğini belirten Ünver, ''Etken yatırımcı hiçbir şeyden etkilenmez, analitiktir. Kendi kararlarını kendisi verir. Edilgen yatırımcı ise sürü psikolojisiyle hareket eder, yazılı ve görsel medyada yorumcuların fikirleriyle hareket eder. Etken yatırımcı sayısı ne kadar artarsa, Türk borsası o kadar gelişir'' dedi.
Arif Ünver, eğitimlerini bundan sonraki dönemde internetten vereceklerini sözlerine ekledi.

Kaynak :  http://www.ekoayrinti.com/news_detail.php?id=94225

Borsa şirketlerinin piyasa değeri

Borsanın en değerli şirketi 26 milyar 544 milyon 720 lira ile Garanti Bankası olurken, bu şirketi 23 milyar 200 milyon 762 lira ile Akbank, 22 milyar 50 milyon 667 lira ile Türk Telekom takip etti.
İMKB'nin piyasa değeri açısından ilk 20 şirketi şöyle sıralandı:

 ŞİRKET ADI PİYASA DEĞERİ
 
     01 - GARANTI BANKASI 26.544.000.720
     02 - AKBANK 23.200.000.762
     03 - TURK TELEKOM 22.050.000.667
     04 - TURKCELL 18.127.999.496
     05 - IS BANKASI (C) 17.639.882.743
     06 - T. HALK BANKASI 15.750.000.476
     07 - KOC HOLDING 15.167.085.986
     08 - SABANCI HOLDING 14.405.252.123
     09 - ANADOLU EFES 13.855.262.928
     10 - YAPI VE KREDI BANK. 13.693.211.959
     11 - ENKA INSAAT 11.788.000.106
     12 - BIM MAGAZALAR 10.398.300.000
     13 - TUPRAS 8.990.049.662
     14 - FINANSBANK 8.832.799.720
     15 - DENIZBANK 8.414.175.000
     16 - VAKIFLAR BANKASI 7.850.000.262
     17 - EREGLI DEMIR CELIK 6.581.700.353
     18 - COCA COLA ICECEK 6.371.987.895
     19 - FORD OTOSAN 5.684.742.267
     20 - EMLAK KONUT GMYO 5.500.000.119

Pazar, Haziran 10, 2012

Bireysel Yatırımcıların Temel Yatırım Yanılgıları


Yatırım dünyasına adım atar atmaz, ağzı sütten yanan çok kişi vardır.  Bu durumdaki kişilerin hikayeleri de, dilden dile anlatılır. Bu nedenle, bazı yatırım araçlarını kimse sevmez; öcü olarak görür.
Finansal piyasalar temelde risklerle doludur. Ancak bir o kadar da kazanç fırsatları vardır. Finansal piyasalara girerken, denize girmek üzere sahip olduğunuz kadar donanım sahibi değilseniz, boğulma riski gibi tüm yatırımlarınızı kaybetme riski ile karşı karşıyasınız demektir. Evet, finansal piyasalarda işlem yapmak denize girmeye benzer.
Yatırım Yapmak, Yüzmek İçin Denize Girmeye Benzer!
Yüzmek İçin Denize Girmenin Temel Kuralları  Yatırım Yapmanın Temel Kurallarına Göre Anlamı
Hangi denize girdiğinizi bilmelisiniz. Hangi piyasaya, yatırım aracına ya da işlemine para bağladığını bilmek.
Girdiğiniz denizin hangi bölgede ne kadar sığ ve dalgalı olduğunu bilmelisiniz. Piyasanın ve yatırım aracı ya da işleminin temel özelliklerini bilmek.
Denize girmenin tehlikelerini biliyor olmalısınız(kıyılarda köpek balığı var mı, girdaplar var mı vs.). Piyasanın ve yatırım aracı ya da işleminin risklerini bilmek.
Denize girmek için uygun bir zaman olup olmadığını biliyor olmalısınız. Piyasaya girişin ve yatırım aracında pozisyon almanın zamanlamasını ayarlamak.
Yüzmeyi biliyor olmalısınız. Piyasa kurallarını ve yatırım araçlarının nasıl alınıp satıldığını bilmek.
Uygun kıyafete sahip olmalısınız. Piyasanın jargonunu, teamüllerini, mevzuatını, hassasiyetlerini bilmek.
Boğulma tehlikesi durumunda kurtaracak kimsenin olup olmadığını kontrol etmiş olmalısınız. Aldatılma veya mağdur edilme durumunda nereye, nasıl ve hangi süre içerisinde başvurulacağını bilmek.

Türkiye'de 2010 yılında yapılan bir araştırmaya göre, bireysel yatırımcılar en çok hisse senedine küsmüş durumdadırlar. Bu araştırma, şu andaki hisse senedi yatırımcısı sayısı, aktif işlem yapanlar ve bir hesap açtığı halde hesabında yok denecek kadar hisse senedi bulunanlar sayısına bakıldığında da aynı sonuçları vermektedir. Evet  ama bunun temel gerekçeleri nelerdir? Yine aynı araştırma şöyle söylüyor: Hisse senedi piyasasına küsenler, temelde üniversite son sınıfta veya iş hayatının ilk yıllarında yatırım yapan kişilerdir. Öte yandan, Türkiye'de yerli bireysel yatırımcıların ortalama yatırım vadesi bir ayın altındadır. Oysa hisse senedi orta ve uzun vadeli bir yatırım aracıdır. Yani hisse senedi aldığınızda onu 2 yıl, 5 yıl, 10 yıl gibi unutmalı, hatta gelecek nesillere miras bırakmak üzere almalısınız. Bu veriler ve araştırma sonuçlarını mesleki tecrübelerimizle birleştirdiğimizde, piyasaya küsen bireysel yatırımcıların bir heyecana kapılıp, bir arkadışına inanıp, bir TV veya gazete haberine bakıp yeterli tecrübe sahibi olmadan ve araştırma yapmadan aslında özü itibarıyla riskli bir yatırım aracı olan hisse senedine yatırım yaptıklarını görüyoruz.  İşte bu gerçekler, aynı zamanda bireysel yatırımcıların neden hisse senedi piyasasına küstüğünü açıklıyor.
Borsalarda işlem gören hisse senetleri yatırımcıları dışında, hisseyi çıkarıp satanın kim olduğu bilinmediği halde, borsa dışında hisse senedi yatırımı yapanlar ya da "tabela şirketleri"ne parasını bağlayarak yatırım yaptığını zannedenler de geçmişte Türkiye'de en çok mağdur olan bireysel yatırımcı kesimidir.
Son dönemde ise, aşırı kazanç hırsı ile içeriği belli olmayan ve internet siteleri üzerinden "oynatılan" bazı yatırım aracı görünümlü işlemlere paralarını "kaptıran" kişilerin sayısının arttığını görüyoruz. İşin kötüsü, bu tür işlemlerde ne bir Türk otoritesi ne de bir Türk kanunu uygulanabiliyor. Kaptırılan para bir daha da geri gelmiyor.
Bireysel yatırımcıların, yatırım yapma ve bir ek gelir elde etme temel ihtiyacını ve niyetini kötüye kullanmaya yönelik sahtekarlıklar, dünyada her ülkede görülebilecek ve Türkiye'ye özgü olmayan durumlardır. Paranın ve insanın olduğu her yerde, sahtekarlık riski vardır. Hatta ilginç olan; aldatma yöntemlerinin evrensel olmasıdır: Aynı yöntemleri, farklı ülkelerde farklı aktörler uygular. Aynı okuldan mezun olmuşlar gibi!
Aldatma yöntemleri aynı olunca, sahtekarlıklardan korunma yöntemleri de benzer olur. Bu nedenle, bireysel yatırımcıların en çok düştükleri hataları sıralarken, temel korunma yöntemlerini de ortaya koyabiliriz:
1)    Piyasalar veya finansal araçların hepsi şu veya bu ölçüde risk içerir. Bu nedenle, içeriğini bilmediğiniz, mahiyetini anlamadığınız yatırım araçlarına gözü kapalı yatırım yapmaktan kaçınınız. Size yaklaşanlar en çok, aşırı para kazanma damarınızı kullanmak isterler. Bu nedenle, size yüksek kazanç sözü verirken risk olmadığından bahsederler. Bu dünyada, risksiz bir yatırım yoktur. Risk az ise getiri de muhtemelen azdır. Eğer beklenen getiri yüksek ise, o zaman risk az veya hiç risk yok diyen kişi çok büyük olasılıkla sizi kandırmaya çalışıyordur.
2)    İstemediğiniz halde size ulaşan tanımadığınız kişilerin cazip gibi görünen yatırım tekliflerini iki değil on defa kontrolden geçirmek gerekir. Bu durumda, size bu amaçla yaklaşan kişinin çalıştığı kuruluşun telefonunu, adresini, hangi yasal otoritenin (SPK, BDDK, Hazine Müsteşarlığı, Bakanlık v.d.) izni ile çalıştığını sorunuz. İkinci aşamada, hem aldığınız kişi ve finansal kuruluş bilgilerini hem de yatırım imkanı olarak bahsedilenleri kontrol ediniz. Kontrol için; SPK (http://www.spk.gov.tr/) ve BDDK'nın (http://www.bddk.org.tr/) internet sitelerini kullanabilirsiniz. İnternet siteleri yeterli olmazsa, bu defa telefon veya yazılı dilekçe ile bu kurumlardan bilgi alabilirsiniz. Size yaklaşan kişinin çalıştığı kurumun internet sitesini kontrol etmekle birlikte sadece bu sitedeki bilgilerle yetinmeyiniz. Bir başka yöntem, size yaklaşan kişiyi internette arama motorları (örneğin Google) ile araştırabilir, haklarında ne tür bilgiler yer aldığını öğrenmeye çalışabilirsiniz. Size yaklaşan kişi hakkında yeterli bilgiye ulaşamıyor ve bu kişi ve ilgili olduğunu ifade ettiği finansal kuruluş SPK, BDDK gibi internet sitelerinde yasal faaliyet gösteren kuruluşlar listesinde yer almıyorsa, bu durum paranızı bu kişiye emanet etmemeniz için güçlü bir işarettir.
3)    "Garantili kazanç" genellikle aldatmaya yöneliktir. Eğer bir yatırım işleminde garantili kazanç varsa, bunu hiç kimse üçüncü bir kişiye tavsiye etmez. Bırakın bunu üçüncü kişiye tavsiye etmeyi, duyulmaması için çaba bile sarfedebilir. Şöyle bir daha düşünün; "garantili kazanç", hem de "yüksek kazanç" hem de "tanımadığınız biri tavsiye ediyor". Böyle bir imkan, normal şartlar altında yatırım dünyasında asla olmaz!
4)    Çok kısa sürede yüksek kazanç, piyasanın doğasına aykırıdır. Kısa sürede yüksek kazanç, finans dünyası mantığı ile kısa sürede yüksek zarar veya dolandırılmak anlamına da gelebilir. Böyle bir imkan gerçekten varsa, bunu kimse tanımadığı bir kişiye tavsiye bile etmez.
5)    "Aramızda Kalsın", "Kimseye Söyleme", "Elimde Bir Tüyo Var", "Altın Fırsatı Kaçırma" uyarıları ile bir yatırıma yönlendirildiyseniz, o yatırımı unutmak daha iyi olabilir. Size bu uyarılar ile yakşalanların kim olduğuna bakınız. Üçüncü şahıslar bunları size neden söyler? Bazı gizli bilgilere göre yatırım yapmanın suç olduğunu düşününüz.
6)    Yatırım yapma konusunda psikolojik baskıya maruz kalıyorsanız, "bir dakika kardeşim!" demekten çekinmeyiniz. Böyle durumlarda, yanlış yapmak üzere olduğunuzu unutmayınız. Yatırım, psikolojik baskı altında yapılmamalı, salim kafa ile mantıklı kararlara dayalı olarak yapılmalıdır. Sizi baskı altına almaya çalışanlar, muhtemelen sizin yanlış yapmanızı bekliyorlardır. "Bu fırsatı kaçırdığınıza çok üzülüyorum.", "Sizi çok sevdim. Size bu imkanı sunmak istiyorum.", "Meslektaşlarının çoğu bu ürünü aldı.", "Falancanın eşi bu yatırımdan çok para kazandı." gibi psikolojik baskı cümlelerine sakın aldanmayınız. Yatırım yapmak, bağış yapmak ile bağlantılı arkadaşlık, sevgi, acıma, dostluk gibi kavramlardan çok "güvenilirlik", "doğru seçim", "zamanında seçim", "kayıt altında olma", "yasal zeminde olma", "hesap verilebilir olma", "makul getiri" gibi kavramlarla ilgilidir. 
7)    Her yatırımdan önce bir araştırma yapmak gerekir. Sadece ortama ayak uydurmak için yapılan yatırımın sonucu üzücü olabilir. Bu nedenle, aynen ikinci el araba alırken yaptığınız kadar, bir yatırıma para bağlarken bir miktar araştırma yapmanız beklenir. Eğer kendinize güvenmiyorsanız, bu defa, arkadaş veya dost tavsiyesi yerine, profesyonel yatırım danışmanlığı hizmeti almanız daha uygun olabilir.
8)    Günlük alım satımlar, profesyonellerin işidir. Bireysel yatırımcıların, günlük alım satımlardan para kazanması, profesyonel yatırımcıların olduğu bir ortamda tesadüften ibaretttir. Bireysel yatırımcılar, günlük alım satım için harcayacakları zamanı, birkaç hisseyi incelemek üzere harcayıp uygun bir seçimle orta ve uzun vadeli kazanca odaklanmalıdırlar. Unutmayınız: Bireysel yatırımcılar ile profesyonel olarak günlük işlem yapanlar arasında genellikle profesyoneller kazanır.  Bu konuda bir başka uygun seçenek, hisse ağırlıklı yatırım fonu paylarına yatırım yapmak olabilir.
9)    Hisse senedi yatırımı bireysel yatırımcı açısından orta ve uzun vadeli olduğunda daha az riskli olur. İyi bir araştırma sonunda, güvenilir bir şirketin hisselerini orta ve uzun vadeli bir düşünce ile aldığınızda, günlük fiyat hareketlerinden etkilenmezsiniz. 
Eğer yukarıdaki temel uyarıları dikkate alırsanız:
  • "Bugün ABC şirketinin hissesini aldım, düştü hemen sattım, ben şimdi ne yapacağım." demezsiniz.
  • "Piyasa düşüyordu, tek yükselen ABC hissesiydi, arkadaşımdan gördüm ben de ABC hissesi aldım ama bir hafta sonra hisse çakıldı, zarar ettim" demezsiniz.
  • "Evimi ve arabamı sattım, günlük hisse alım satımı yapıyordum ama herşeyimi kaybettim." demezsiniz.
  • "ABC şirketinin hisselerini aldım ama bir soru sormak için şirketi aradım, kimseye ulaşamadım." demezsiniz.
  • "Bana üç ayda yüzde elli getiri vereceklerdi, anaparamı bile geri vermediler." demezsiniz.
  • "Tüyo almıştım. Zengin olup kendime büyük bir ev alacaktım. Hepsi yalanmış." demezsiniz.
  • "Aslında ABC şirketi diye bir şirket yokmuş, aldatıldım." demezsiniz.
  • "Bir daha hisse almam." demezsiniz.
Türkiye'de gerek hisse senedi piyasasında gerekse diğer piyasalarda küçük ya da büyük miktarlarda zarara uğramış ve bir daha yatırım yapmamaya eğilimli çok sayıda yatırımcı vardır. Bu durumdaki yatırımcılar, ekonomi ve finans sektörü için birer kayıptır. Bu durumdaki yatırımcılar, kaybettikleri yatırım tutarlarını geri almada ciddi zorluklarla karşılaşmaktadırlar. Türk hukuk sistemi, yatırım yapanların bir sahtekarlık veya dolandırıcılığa uğramaları durumunda haklarını geri almaları konusunda etkin bir yapıya sahip değildir. Sahtekarlık veya dolandırıcılık sonucu ortaya çıkan bazı zararların ya tümden ya da belirli miktarın üzerindekilerin geri alınması hiç mümkün olmamaktadır. Ülkemizdeki bu tablo diğer pek çok ülkede de farklı içeriklerde ve boyutlarda görülebilmektedir.
Kayıp, yani yatırımın risklerini yaşamış ve bir daha yatırım yapmayan yatırımcılar, genellikle hisse senedi piyasasından kaynaklanan olumsuz tecrübelere sahiptirler. Bu nedenle, finansal piyasalar içerisinde hisse senedi piyasası, belki de diğer piyasalara göre, bireysel yatırımcılar açısından en çok düşünülmesi ve dikkat edilmesi gereken piyasadır. Bu durum, Türkiye için geçerli olduğu gibi gelişmiş ülkeler dahil dünyada pek çok ülke için de geçerlidir.
Ancak tasarruf sahiplerinin, yatırım hataları nedeniyle kaybettikleri ve kayıp yatırımcı durumuna düştükleri piyasa sadece hisse senedi piyasası değildir. Türev araçlar piyasası, kaldıraçlı döviz piyasası (foreks) yanında yasal olmayan ponzi finans gibi pek çok işlemde tasarruf sahipleri paralar kaybetmiştir.  İnternet ortamı, bu anlamda paraların kaptırıldığı yüzlerce yatırım tuzağı ile doludur.
Durum bu iken, yatırım sahipleri için uygulanacak en iyi strateji, temel yatırım kurallarından taviz vermemek ve günlük hayatın akışında aklımızı çelen olaylara karşı sürekli temel yatırım kurallarını hatırlamaktır. Böylece, kendi paramızla huzursuz olmaktan kurtulur, geleceğe güvenle bakarız.

KAYNAKLAR
1) Sancak, Ethem; Bireysel Tasarruf ve Yatırımları Koruma Rehberi, Gazi Kitabevi, Mart 2012.
2) Pardoe, James; How Buffett Does It, McGraw-Hill, 2005.

Rast gele yazılar

karışık yazılar